18 Şubat 2011 Cuma

Okumayın!

Efsanevi bi' baş ağrısıyla kendine geldiğinde yataktaydı. Ne zamandır uyuduğu hakkında en ufak bi' fikri yoktu. Hayır hayır! Bu baş ağrısıyla uymuş olması imkansızdı bayılmış olmalıydı. Dün akşam tanıştığı o çocuğun söylediklerinde haklı olduğunu şimdi anlıyordu, adı neydi?. Şu an hiç bi önemi yoktu adının ne olduğunun o son birayı içmemesi gerekiyordu. Kendine geldiğinden beri gözkapaklarını bile açmayı başaramamıştı; çektiği baş ağrısı sanki kafasından bütün bedenine yayılıyor gibiydi. "OO demek kendine geldin" dedi bi' ses. Hayatında hiç bu kadar rahatlatıcı ses duyduğunu hatırlamıyordu. Muhtemelen duymuştur ama hatırlamaya bile çalışmadı. Ses o kadar yakından gelmişti ki konuşan dudakların kendi dudaklarına değdiğini farketmişti. Bu dudaklar öylesine yumuşak ve bi o kadar da ıslaktı ki baş ağrısını unutturmuştu kendine. Konuşurken ağzından verdiği nefesin kendi ağzına dolduğunu ve bu sıcaklığın bütün ağrısını alıp götürdüğünü hissetmişti. Hiç bitmesini istemediği bi andı bu, hayallerinde bile bu kadar gerçek bişey düşünememişti hiç, ki pek sık hayal kuran biriydi. "Evet" diye cevap verdi sese. "Sen uyumuyo muydun?" diye sordu. Kendisi konuşurken yine dudakları hissetti ve biraz daha iyi hissetti kendini. "Ben de biraz önce uyandım" dedi, biraz bekledikten sonra "Uyucak mısın tekrar?" diye ekledi. Bu soru kendisine özgüven kazandırmıştı. Elini sesin sahibinin beline koydu "sen uyumuycaksan uyumam ben de. Aklında bişey var mı?" diye cevapladı. Elini hafifçe kalçalarına doğru indirdi. Vücut hatları bugün hissettiği en güzel şeyler olabilirdi. İşler daha ne kadar güzelleşecek diye merak etti. "Olabilir" cevabıyla topun kendisine geldiğini anladı. "Ne gibi" diye cevap verecek oldu ama elinin altındaki kalçaların hareklerinin cezbedici olduğunu farkedip biraz daha özgüven kazandı. "Farklı bişeyler denemek ister misin?" dedi. Bu sefer "Ne gibi" cevabını vermekten vazgeçenin karşısında yatan vücut hatlarıyla mükemmel olan ve varlığıyla muhteşem hissettiren kadın olduğunu anladı. "Ayakta" dedi sadece. Hiç bişey söylemeden yataktan çıktı çocuk; zaten yarı çıplak sayılırdı, ön sevişme pek uzamayacaktı anlaşılan. Üstündekini çıkartırken genç kadın arkasını dönüp yorgana sarıldı. Ne olduğunu anlayamamıştı. Özgüveni ona kadının utandığını düşündürdü birden. Cesaret vermek için yatağa geri döndü, kadının koluna uzanırken kadın tekrar cevap verdi: "o elini bi daha bana sürersen polisi ararım". Aldığı cevap karşısında şok oldu. Kadının bunları söylerken şifonyere doğru ufak bi halme yaptığını görmüştü. Oraya baktığında telefonu gördü uzanıp telefonu aldı. Az önce duydukları kadının kendisine verdiği bütün özgüveni tuzla buz etmişti, yine de kendi özgüveni sıfır olan bi insan değildi; elini tekrar kadının kalçalarına koydu. Kadın bi hışımla kendisine döndüğünde ise telefonu ona uzattı; "ara" dedi. Kadın telefonu aldı, geri döndü ve "diğer giysilerin kapının arkasında asılı" dedi. Pes etmişti artık istemediği belliydi. Eşyalarını topladı ama giyinmedi kapıyı açtı çıkarken içini sıcakcık eden o sesi tekrar duydu; "hafta iyileşirim". Mutlu oldu ve çıktı. Çıkarken arkasına bakmamıştı; kızın kendisine telefon numarasını uzattığını görmemişti. Aklına gelmemişti ama adını bile bilmiyordu kızın. Tekrar haberleşemediler.

13 Şubat 2011 Pazar

adam' ın beyanatı 2

 -grup çalışmasına yatkınım. yanlış duymadınız.

2 Şubat 2011 Çarşamba

super meat boy

bir japon ve iki rustan daha iyi oynadıgımı bugun tekrar kanıtladım.