17 Nisan 2011 Pazar

sevgili castor,

evet, yine övünmeye başladıgını söyleyecekler. onlara hayır demeyeceksin. sen böyle yaptıgın için de memnunsun, çünkü sen doğruları söylemekle övünürsün.

11 Nisan 2011 Pazartesi

Yazarına isyan eden kurgusal karakter yazarına acıdı


Ben keshanedenhikayeler.blogspot.com daki seco adlı yazarın Kumar Masası-II adlı yazısında,klavyesindeki tuşlardan kelimelere dökülüp vücut bulmuş Gökhan adlı,tamamen seconun zihninin ürünü olan kurgusal bir karakterim.Lakin bir defa kelimelere dökülüp vücut bulunca ve yazıyı okuyan insanların zihin dünyalarında kendimi varedebilmeye başlayınca,seco adlı yazarın hayal dünyasının kaldıramayacağı kadar derinlikli bir karakter olduğumu idrak edip bağımsızlığımı ilan etmeye,hikayemi ele alacak yazarı seçmeye karar verdim.Yazarımı,sadece yazıyı okuyan insanlar arasından seçebilirdim,her ne kadar yazıyı okuyan insanların sayısı bir elin parmaklarını geçmese de artiz,o son birayı icmicektik,kha,yeni kullanıcı adlı yazarların parlak beyinleri,engin hayal güçleri karşısında castor u tercih etmek bir hayli zamanımı aldı,zorlandım.Ancak ve ancak castor adlı yazarın bana özel ilgi göstereceğine ve üzerime titreyeceğine dair işaretler bulduktan sonra onda karar kıldım.Yukarıda isimlerini andığım yazarların kararıma saygı gösterecek kadar anlayışlı olduklarına eminim ve özellikle belirtmek isterim ki gerek yukarıda isimlerini andığım yazarlar gerekse de castor un hayata bakış açıları,dünya görüşleri,yaratıcılıkta sınır tanımayan hayal güçleri karşısında seco adlı yazarın sığ,yüzeysel zihninden doğmuş bir kurgusal karakter olmak bana koydu,kendi adıma üzüldüm,dünyaya gözlerini öksüz açmak ya da hayata 3-0 geriden başlamak gibi acı bir tecrübe oldu benim için.Bu arada-yeri gelmişken belirteyim-seco adlı yazar adayının(yazdıkları en fazla posta gazetesinde şiirlerin yayınlandığı sayfada yayınlanabilecek kadar yazar olabilir çünkü kendileri) Kumar Masası adlı yazı dizisinin devamını talep eden mesajlarınızı ısrarla 'ilham gelmiyor' ya da 'yavaş yavaş olgunlaşıyor' diye geçiştirmesinin sebebi Avrupa nın Ankara sındaki sefil yaşamıdır.Kendisi evsizdir,geceleri parkları kendisine mesken tutmuş,banklarda yatmaktadır.Kendimden biliyorum,seco nun zihnindeyken mütemadiyen kuru ekmek imgesi tarafından dövülüyordum,şaşal su imgesi tarafından aşağılanıyor,ucuz şarap imgesi tarafından hakaretlere maruz kalıyordum.Sıcak bir yatak imgesi ise tüm zihnini esir almış durumdaydı.Hikayeyi yazamıyordu çünkü tek derdi hayatta kalmak,gurbetten sağ salim Ankara adındaki çok sevdiği köyüne dönebilmekti.Sizlerden rica ediyorum,daha fazla ısrarcı taleplerinizle seco yu boğmayın,anlattığım üzere kendisi bırakın bir yazı dizisinin altından kalkabilecek durumda olmayı,düşünecek durumda bile değildir.Kendisine kurgusal bir karakter olarak ben bile acımaktayken,sizlerin de kayıtsız kalamayacağınızı düşünmekte ve ısrarlı taleplerinize son vereceğinizi bilmekteyim.Hatta mümkünse Avrupa nın Ankara sına bir somun ekmek,bir şaşal su da gönderin,sevinsin gariban.ya da siktir edin ne hali varsa görsün.Artık castor un zihninde yaşayan bir karakterim,bu yazı tek seferlik bir ayrıcalık ve castor un bana kıyağıydı.Kalın sağlıcakla.

7 Nisan 2011 Perşembe

şu an cok heyecanlıyım.

siz de de bi kıpırdanma oldu değil mi?
o değil de her şey iyi di mi 
o yes.

11 Mart 2011 Cuma

merdivendeki adam

ne duruyorsun öyle içli içli
sağda
durma öyle

kafayı eğmen yok mu hele
şiirimin -seviyesini düşürdün
şerefsiz.

3 Mart 2011 Perşembe

super meat boy

yanlısların var amo bu oyunda, benle yarıscak durumda degilsin.

1 Mart 2011 Salı

18 Şubat 2011 Cuma

Okumayın!

Efsanevi bi' baş ağrısıyla kendine geldiğinde yataktaydı. Ne zamandır uyuduğu hakkında en ufak bi' fikri yoktu. Hayır hayır! Bu baş ağrısıyla uymuş olması imkansızdı bayılmış olmalıydı. Dün akşam tanıştığı o çocuğun söylediklerinde haklı olduğunu şimdi anlıyordu, adı neydi?. Şu an hiç bi önemi yoktu adının ne olduğunun o son birayı içmemesi gerekiyordu. Kendine geldiğinden beri gözkapaklarını bile açmayı başaramamıştı; çektiği baş ağrısı sanki kafasından bütün bedenine yayılıyor gibiydi. "OO demek kendine geldin" dedi bi' ses. Hayatında hiç bu kadar rahatlatıcı ses duyduğunu hatırlamıyordu. Muhtemelen duymuştur ama hatırlamaya bile çalışmadı. Ses o kadar yakından gelmişti ki konuşan dudakların kendi dudaklarına değdiğini farketmişti. Bu dudaklar öylesine yumuşak ve bi o kadar da ıslaktı ki baş ağrısını unutturmuştu kendine. Konuşurken ağzından verdiği nefesin kendi ağzına dolduğunu ve bu sıcaklığın bütün ağrısını alıp götürdüğünü hissetmişti. Hiç bitmesini istemediği bi andı bu, hayallerinde bile bu kadar gerçek bişey düşünememişti hiç, ki pek sık hayal kuran biriydi. "Evet" diye cevap verdi sese. "Sen uyumuyo muydun?" diye sordu. Kendisi konuşurken yine dudakları hissetti ve biraz daha iyi hissetti kendini. "Ben de biraz önce uyandım" dedi, biraz bekledikten sonra "Uyucak mısın tekrar?" diye ekledi. Bu soru kendisine özgüven kazandırmıştı. Elini sesin sahibinin beline koydu "sen uyumuycaksan uyumam ben de. Aklında bişey var mı?" diye cevapladı. Elini hafifçe kalçalarına doğru indirdi. Vücut hatları bugün hissettiği en güzel şeyler olabilirdi. İşler daha ne kadar güzelleşecek diye merak etti. "Olabilir" cevabıyla topun kendisine geldiğini anladı. "Ne gibi" diye cevap verecek oldu ama elinin altındaki kalçaların hareklerinin cezbedici olduğunu farkedip biraz daha özgüven kazandı. "Farklı bişeyler denemek ister misin?" dedi. Bu sefer "Ne gibi" cevabını vermekten vazgeçenin karşısında yatan vücut hatlarıyla mükemmel olan ve varlığıyla muhteşem hissettiren kadın olduğunu anladı. "Ayakta" dedi sadece. Hiç bişey söylemeden yataktan çıktı çocuk; zaten yarı çıplak sayılırdı, ön sevişme pek uzamayacaktı anlaşılan. Üstündekini çıkartırken genç kadın arkasını dönüp yorgana sarıldı. Ne olduğunu anlayamamıştı. Özgüveni ona kadının utandığını düşündürdü birden. Cesaret vermek için yatağa geri döndü, kadının koluna uzanırken kadın tekrar cevap verdi: "o elini bi daha bana sürersen polisi ararım". Aldığı cevap karşısında şok oldu. Kadının bunları söylerken şifonyere doğru ufak bi halme yaptığını görmüştü. Oraya baktığında telefonu gördü uzanıp telefonu aldı. Az önce duydukları kadının kendisine verdiği bütün özgüveni tuzla buz etmişti, yine de kendi özgüveni sıfır olan bi insan değildi; elini tekrar kadının kalçalarına koydu. Kadın bi hışımla kendisine döndüğünde ise telefonu ona uzattı; "ara" dedi. Kadın telefonu aldı, geri döndü ve "diğer giysilerin kapının arkasında asılı" dedi. Pes etmişti artık istemediği belliydi. Eşyalarını topladı ama giyinmedi kapıyı açtı çıkarken içini sıcakcık eden o sesi tekrar duydu; "hafta iyileşirim". Mutlu oldu ve çıktı. Çıkarken arkasına bakmamıştı; kızın kendisine telefon numarasını uzattığını görmemişti. Aklına gelmemişti ama adını bile bilmiyordu kızın. Tekrar haberleşemediler.

13 Şubat 2011 Pazar

adam' ın beyanatı 2

 -grup çalışmasına yatkınım. yanlış duymadınız.

2 Şubat 2011 Çarşamba

super meat boy

bir japon ve iki rustan daha iyi oynadıgımı bugun tekrar kanıtladım.

27 Ocak 2011 Perşembe

marmara üniversitesi iktisadi ve idari bilimler fakültesi ingilizce işletme bölümü matematik dersi

-beginner seviyesi veya altı ingilizce bilen,
- lise 2 matematigine hakim olan
- herhangi bi ogretmenlik tecrubesine ve becerisine sahip olmayan
                              bayanlar ders vermek için basvurabilir,
unutmayın sizi seçmemizi saglayacak tek olcut gevşekliğiniz ve salaklıgınız olacaktır.

26 Ocak 2011 Çarşamba

sanırım ben şahaneyim.

insanların benim yanımda vakit geçirmek için kendilerinden geçtiklerine bizzat şahit olma şerefine nail olduğum günden beri bunu sık sık düşünürüm. galiba ben mükemmel birisiyim.

yani nasıl anlatayım her ortama uyarım ve bütün ortamlarda dikkatleri üzerime çekmeyi bilirim. insanlar benim yanımdayken hayatlarının en keyifli dakikalarını geçirirler. böyle konuşuyorum fakat sadece geyik birisi oldugum düşüncesine kapılmayın. kusursuz bir sırdaşım ayrıca, etrafımda bulunmaya bir şekilde hak kazanmış insanlar her zaman bana akıl danışır. iş, aşk, sosyal bilgilendirme konularında muazzamım. insanların hüznünü emerim adeta, o kadar çekilebilir birisiyim ki en çekilmezini bile kendime hayran bırakabilirim.

geçen gün berili mutsuz gördüm ve usulca yanına yaklaşarak problemin ne oldugunu sordum. şimdi burada afişe etmek istemiyorum fakat şunu söyleyebilirim ki 5 dakikada tastamam oldu beril, beyninde alevlenen umut kıvılcımlarını tarif edemem.

o kadar yardımsever ve grup çalışmasına o kadar yatkınım ki bütün özelliklerime rağmen ekibimdeki insanlarla aynıymışçasına çalışırım, gerektiginde bana söyleneni yapmaz değilim, o kadar sabırlıyım ki küçük bir çocuğu sevecenlikle inadından vazgeçirebilirm, o kadar yüksek bir ikna kabiliyetine sahibim ki istesem pelin batuyu bile ayarlayabilirim.

aslında herkes kendini olduğundan fazla görüyor sanırım. yani ne bileyim bu anlattıklarım kadar mükemmel olmayabilirim aslında. belki de o kadar da çekici biri değilimdir aslında belki insanlar benim yanımda bulumaktan pek keyif almıyorlardır. ya da, yok lan çok şahane o kadar şahaneyim ki bence gerektiği yerde mütevaziliği iyi becerebiliyorum. yoksa şahaneyim yani.

23 Ocak 2011 Pazar

mizah

iyi mizah
- bizim yaptıgımızdır.
kötü mizah
- sizin yaptıgınızdır.

fakat kuşluk iyidir.

10 yıla uzaylılar belirecek

40 yıla dünya yok olucak

fakat "o" ponponlu botlarıyla,
hiç aklımızdan çıkmayacak.

21 Ocak 2011 Cuma

post-modern bir insanın yurdum insanı tadında dramı


facebookta girdiği iletiler beklentilerin altında beğenilen,beklenildiği kadar layklanmayan yurdum insanı gregor samsa ya,raskolnikova dönüşme tehlikesiyle karşı karşıyaymış.eğer bir gün kendinizi sıcak yatağınızda dev bir hamam böceğine dönüşmüş olarak bulur yahut yaşlı bir rehinciyi öldürme planları yaparken yakalarsanız anlayın ki önceki gün facebook a girdiğiniz ileti beğenilmemiş,beklentilerinizin altında layklanmış,sizi hüsrana uğratmıştır.bu durumun farkında olanlar,bu farkındalıkla yaşayanlar kendilerini psikolojik olarak yıkıma sürükleyen bu sorunun üstesinden gelme,normale dönme konusunda diğerlerine nazaran daha olumlu tepkiler verebiliyorlarmış.işte bu gerçekten bihaber ankaralı kardeşlerimin durumunu kendime sorun etmiş lakin türlü girişimlerimden sonuç alamamış olarak kara kara düşünürken,bu gerçekle aydınlanı aydınlanıverdim.ankaralı kardeşlerimin sorunlarının bu bağlamda değerlendirilmesi,ele alınması,tıbbi olarak analiz edilmesi gerektiğinde karar kıldım.biliyorsunuz ki yeni yazı dizisi keshanedenhikayeler.blogspot.com izleyicileri ve yazarları tarafından pek tutulmayan,yerleri falan sillere maruz kalan kardeşim petro insanların düşüncelerini okuyabildiğini iddia ederek bizleri şaşırtmış,dumura uğratmıştı.kendi hikayelerine, kurguladıklarına kendisini inandırmak ve bunları geçmişine eklemleyebilmek konusunda sıradışı bir yeteneğe sahip olduğu konusunda hemfikir olduğumuz kardeşimizin durumunu başlangıçta pek ciddiye almadığımı,gülüp geçtiğimi itiraf etmeliyim.bu itiraf durumun geldiği noktayı gözönünde bulundurduğumda vicdanımı tornovida gibi deşmekte,sızlatmaktadır kuşluk.pişmanlıkların,keşkelerin esiri olmuş durumdayım.neden mi?ankara da ki son günümde,ist a dönme düşüncesiyle kendimden geçmiş bir vaziyette bavulumu hazırlamak için okuldan çıkıp yola koyuldum.ankara dan ayrılacak olmanın,ankara da yaşamak zorunda kalan istanbullular üzerindeki tesiri bir başkadır.tipik bir pollyannacıya dönüşüverdim,suratıma geniş ve yavşak bir gülümsemenin yapışması ve sert adam imajımın yerle bir olması aynı ana denk düşer.yanlışlıkla girmiş bulunduğum ıssız,kasvetli sokak bile suratıma yapışıp kalan yavşak gülümsemeyi silememişken terkedilmiş,evsizlerin kendilerine mesken ettiği bir harabeyi değil de,harabenin duvarları önündeki insanı görünce normale dönebildim.normale döndüğüm an suratımda gerilen kasların gevşemesi için bir müddet bekledim,akabinde bir sigara yakıp harabenin duvarları önündeki insanı seyre koyuldum.sol elinde yumurta poşetine özenle yerleştirilmiş balisi,sağ elinde muhtemelen bir ilkokul öğrencisinden arka cebindeki bıçağı çekip tehdit ederek aldığı bir tebeşir vardı.çocuktan tebeşiri aldıktan sonra çocuğa tekme tokat dalıp,kafa göz girmeyi de ihmal etmemiştir muhtemelen.kaç gündür oradaydı,nasıl ve neden düşmüştü bu kadar?üzerinde bulunduğu kaldırımın yanında birikmiş şekilli bok tabakasından anladığım kadarıyla bir haftadan uzun bir süre sokaklarda sürtüyor olmalıydı.sonra götünde birikmiş,bacaklarından akan,paçalarından taşan boku görmemle bir haftadan bayağı uzun bir süre sokaklarda sürttüğünü anladım.cinsel uzvu pantolonunun fermuarlarından sarkmış,sürekli dikili bir vaziyette(dikili olduğunu anlamamın zaman aldığını belirtmeliyim.),ihtiyacı geldikçe işiyor,zaman zaman kendiliğinden attırıveriyordu.kafasını sağa sola çevirip ardından aşağı yukarı baktıktan sonra garip garip söylendi ya da daha doğru bir ifadeyle çemkirdi,ne dediği anlaşılmıyordu çünkü.sol elindeki balisini özenle çektikten sonra sağ elindeki tebeşirle bir şeyler çiziktirmeye,karalamaya,yazmaya koyuldu.harabenin duvarları isa,musa,mına koyayım,beni sik gibi belki kendi başına anlamı olabilecek ama biraraya gelince kesinlikle anlamdan yoksun olan kelimeler,tümcelerle doluydu.yanına usulca yaklaştım,gözlerim dolmuştu,ağlamaklı bir ses tonuyla petro dedim.bana döndü,gerçekten oydu.beni tanıyamadı elbette,zaten petro dediğimde de dönüp bakmamıştı,bana dönmesi için ensesine bir şaplak atmıştım,bu nedenle öfkeli bir biçimde çemkirmeye başladı.çemkirdikçe öfkesi şiddetleniyor daha bir hiddetli çemkirmeye devam ediyordu.belli bir süre sonra hızını alamamış olacak ki suratıma tükürdü.zaten deli petro kardeşimin düşmüş halinden sarsılmış olan ben bu tükürükle kendimi bir anlığına kaybetmiş olacağım ki alnının tam ortasına balgamı yapıştırdım.arka cebindeki bıçağı çekip paçalarından boklar yollara dökülür,cinsel uzvu açık havada salım salım salınır bir vaziyette peşime düştü.kaçtım tabii.ne yapabilirdim ki kuşluk?bir evsize hele ki bu evsiz kardeşim bellediğim bir insansa ve elinde bir bıçakla peşime düşmüşse ne yapabilirdim?kaçtım ve bavulumu hazırlayıp istanbul a döndüm.işte böyle be kuşluk.petro kardeşimi nitelemek için kullandığımız deli sıfatı mecazi anlamından sıyrılarak bir gerçeklik olarak karşıma dikildi.deli petro gerçekten delirdi.ve ben çaresizim,acı içerisinde kıvranmaktayım,belki öncesinde yardım edebilirdim diye.ankara ya gittiğimde gözlemlemiştim ne durumda olduğunu.yoğun bir libido patlaması yaşayan,her girişimi başarısızlıkla sonuçlanan,besl maceraları taşak kokusunun sarmaladığı sosis partilerinden ibaret olan bir petro vardı ve aynı petro bunların üstesinden yazarak ve dürümleri toplayarak gelmeye çalışıyordu,kendisini facebookta girdiği iletiler üzerinden var eden insanlar gibi,blogtaki yazıları üzerinden var etmeye karar vermişti,aslında başlangıçta her şey iyi de gidiyordu,yazıları dürümlere boğuluyor,popisi çoğu zaman tavan yapıyordu.gelgelelim ki dürümler kesilip yerlerini yerleri falan sillere terkettiğinde önlenemez yıkım başladı.kendisi sert bir insan da değildi ki benim gibi,gevşek bir herifti,bu nedenle yazı dizisi beğenilmediğinde gardı hemen düştü ve ben,böylesi bir insanlık dramının üstesinden gelmeye çalışmaktayım şu an kuşluk.aşk böcüğü,sevgi pıtırcığı,üzerimden dürümlerin .mına koyan,manitacı,züppe diğer kardeşime gelince...

geç kalkma sorunsalı ve evrim

primatlar arasında biz.sen ve ben kuşluk az mı hocanın geldiğini sezinledik.o ilkel homo erectus çakmalarını az mı atlattık söyle bana.şimdi belki yanyana değiliz kuşluk ama süreçte şekillenmiş bir takım tespitler var.ONLAR zannederki sigara içmekten vb. şeylerden insan zor uyanır.soruyorum.neden viceroy ile davidoff arasında fark kalmayan alkollü gecelerden sonra insan erken uyanır?hayır dostlarım yalnızca su içmek için değil.doğanın bize verdiği bir yetenekdir bu.vucudun önceki akşam içinde bulunduğumuz düşmüş durumu algılaması ve buna karşı savunma olarak sabah erkenden ve gayet ayık bi şekilde kendine gelmesidir.3-4 saat vucut kendini en yüksek ölçülerde yeniler ve herhangi bi saldırya karşı maximum ölçüde hazırlıklı olur. geç kalkma incelenecek ise bu minvalde incelenmeli canlar.neden geç kalkar birtakım insanlar neden onlar KALK denildiğinde sanrılar arasında boğuşmaya devam eder.çünkü dostlar onlar normal-rutin hayatlarında selekte olma korkusu kalmamış insanlardır.evrimin üst basamağında selekte olma korksusu kalmamış insanlar mevcuttur.güdülenemezler.bağlanmaları ile yaşarlar.ilkelliğin hakim olduğu militarist yaşam alanlarında ,günün başlangıcında KALK komutunun gelmesini rastlantısallıkla açıklayamayız.bazıları orada hiçbir zaman bulunamazlar ve o işleri yapamazlar.gerçek sert çocuklar güdülenemezler.

20 Ocak 2011 Perşembe

adam' ın beyanatı

ne arkada$lar gordum hepsi cok iyi pompacıydılar
ne pompacılar gordum hepsi cok iyi arkada$tılar.




bazı gev$eklikleriniz oldu.

adam' a sordular.

- çeşitli ortamlarda göze çarpmak için ne yapılmalı?
+ eger belirli ortamlara girilecekse oncelikle bu ortam hakkında kutuphane araştırması yapar, toplumun nabzını yoklayıp ortama oyle ayak basarım.eger spontane bir $ekilde ortama girmi$sek yine de degisen bi'$ey yok, fresh!. size ilk onerim vasıfsız olmanızdır, bu $ekilde her olaya dahil olabilirsiniz unutmayın. bunun dı$ında bi' agabey olarak size soyleyebileceklerim, her yere salca olmanız, en iyi esprileri hep sizin yapmanız, en iyi muzikleri hep sizin dinlediginizi belirtmeniz, ve her ne olursa olsun sertlikten taviz vermemeniz gerektigidir, ancak icinizden geldigi gibi gulebilir ve hatta yav$ak kahkalarınızla gelen salyalarınızı ortamın demirba$ı haline getirebilirsiniz, ama unutmayın ki her girdiginiz ortamda bi kıza a$ık olmalısınız ya da ho$unuza gidenleri goz hapsine alıp takip etmeli, akabinde gelecege $ekil vermelisiniz. ama unutmayın dostlarım, yalnızlık kacınılmazdır. saglıcakla.

19 Ocak 2011 Çarşamba

haberlerdeki cinsellik üzerine

aslında farkına varamadık fakat yıllarca bu adamlar bilinçaltımıza göt ve am soktular, şimdilik bulabildiklerim ugur dündar' ın göt çenesi ve mehmet ali birand' am gıdısı.


net forograflar bulamadım fakat durum boyle.

13 Ocak 2011 Perşembe

sigarayı bıraktım.

kesin, net, sert!

gerçek mutluluk

kadını bir seks objesi olarak değil seks sujesi olarak görüyorum.kadınları sekste özne olarak görmek gerekir.doktrinde bu da olsun

11 Ocak 2011 Salı

fs

şimdi burda çeşitli benzetmeler ve bir takım betimlemelerle yatakhaneyi ne kadar özlediğimi yazardım fakat sert adam oldugumuzu hatırlattın deniz, dedim ki sikerler.
ama yine de senin de boş oldugun vakit gidelim bi, hem su diyarbakıra gitme olayını ayarlayalım.

10 Ocak 2011 Pazartesi

beyler

benden bloguma ihanet etmemi bekliyorsunuz, yapamam bunu...

PARDON DA HER ŞEY KONTROL ALTINDA

Resim yazısı ekle
Selam kuşluk gidenin ardından ağlamayan hatta ve hatta felsefe bile yapmayan bir sevgili gibisin.Yılbaşı geldiğinde finallerinde yaklaştığını sezinlemiştim fakat bu kadar da çalışmamayı beklemiyordum.Az önce arka arkaya dayadığım içerken içine düşünce soktuğum sigaralar arasında bu sabah ki sınavı yakmaya karar verdim çünkü sert çocuklar girdiği her sınavı geçer.Şuan 2 gün sonraki sınavı da yaktım yalnızca bu hafta cuma günü sınava gireceğim bu hesaba göre.girmediklerimi bütlerde harcarım efsane-mükemmel-"ölüm" notlarla geçerim onları.Bu arada kuşluk sabah kalkmayı ağırdan alanların,zor uyananların evrimde üst basamak olduğunun farkına vardım.bilahare değineceğim buna da

9 Ocak 2011 Pazar

7 Ocak 2011 Cuma

selam beyler.


şekilde de gordugunuz uzre sevgili okuyucular sizlerin taleplerine gore çeşitli içerik eklemeye karar verdim.

-  kesdensagadon unce kusluk var. serseri \m/
-  attribution ı kaldırmak için kodlar var onları kullanıcan beyinsiz. az araştırma yap.anam agladı onu bulana kadar sana burda soyler miyim hiç! cahil!
-  devrimci montu' na ise hiç deginmek istemiyorum, hangi beyinsiz google a devrimci montu yazıp buraya geldi hayretler içersindeyim.
-  meatboy takılma sorunu için ise sizleri evime davet ediyorum. yorum yazarsanız cevaplarım belki ;)